Açıklama
Bildiğiniz her şeyi ve tüm gündelik alışkanlıklarınızı unutun, Metro 2033’te insanlığın kaderi yeni baştan yazılıyor! Rus Yazar Dmitry Glukhovsky’nin kaleminden çıkan bu kitapta, yer altında yeni bir yaşam alanı kuruluyor. İhtiyaçlar ve istekler değişiyor; hayatta kalma kaygısı tüm duyguların önüne geçiyor ve mantık yok oluyor. Burada yalnızca içgüdüler konuşuyor!
Metro 2033, yazarın bir nükleer savaş sonrası yaşanmaz hale gelen dünya ve yer altında kurulan yeni bir düzeni konu edinen distopik üçlemesinin ilk kitabı olarak okuyucuyla buluşuyor. Her sayfasıyla merak uyandıran ve okurlarına heyecan dolu anlar yaşatan bu kitap, insanlığın zaaflarını da açıkça gözler önüne seriyor.
Tüm Dengeler Alt Üst Oluyor!
Nükleer silahlar, bilimin art niyetle kullanıldığında ne kadar büyük felaketlere yol açabileceğinin en önemli kanıtlarından biri… Metro 2033’te, 21’inci yüzyılın korkulu rüyası olan bu silahlar ateşleniyor ve bir nükleer savaş meydana geliyor. Bu savaşın ardından ise insanlar için yeryüzünde yaşamak imkansız oluyor. Hayatta kalanların tümü en büyük yer altı sığınağı olan Moskova Metrosu’nda yeni bir yaşama başlıyor. Fakat kurulan bu yeni yaşam, elbette yeryüzündekiyle aynı olmuyor.
Kitabın arka kısmında Moskova Metrosu’nun büyük bir planı okuyucuya sunuluyor. Bu sayede yeni dünyanın kurulduğu bu yapı, kitap boyunca tüm detaylarıyla zihinde canlandırılabiliyor. Metronun istasyonları yeni şehirler haline geliyor. Bu şehirlere dağılan insanlar ise farklı isimlere sahip topluluklar oluşturuyor. Dinler, ritüeller ve alışkanlıkların yanı sıra düşmanlıklar da yeniden şekilleniyor… Artık hayatta kalma arzusu her şeyin önüne geçiyor ve kısıtlı kaynaklar insanları birbirine düşürmeye başlıyor. Olası bir felaketin daha gerçekleşmesini önlemek için ise Artyom isimli bir genç görevlendiriliyor.
Henüz değerlendirme yapılmadı.